2. Uluslararası Sigorta Zirvesi’nde Deprem Konusu Ele Alındı
Türkiye Sigorta Birliği’nin (TSB) düzenlediği “2. Uluslararası Sigorta Zirvesi” ikinci gününde deprem konusuna odaklandı.
TSB’den yapılan açıklamaya göre, sigorta sektörünün çatı kuruluşu TSB’nin bu sene 2’ncisini düzenlediği Uluslararası Sigorta Zirvesi’nin son günü, deprem ve dayanıklı şehirlerin inşası temasıyla devam etti.
Açıklamada zirvedeki konuşmasına yer verilen Prof. Dr. Naci Görür, 15 senede tüm Türkiye’yi depreme hazırlıklı kılmanın mümkün olduğunu aktararak, İstanbul’u dirençli hale getirmek için çeşitli çözümlere değindi.
Türkiye’yi kapsayacak bir yasa hazırlanması gerektiğini belirten Görür, kentlerin yönetiminin zemin ve risk durumuna göre “Mikro Bölgeleme” esasına göre planlanması ve yürütülmesinin önemini vurguladı.
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Sezayi Köse ise yapı denetimi sisteminde yeni fikirlere ve istişarelere açık olduklarını ve sigorta sistemiyle entegre edilmesine çalışılacağını aktardı.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ufuk Yazgan da 6 Şubat depremlerinin ortaya çıkardığı tabloya ilişkin bilgiler paylaşarak, mobilyalar, asma katlar gibi yapısal olmayan unsurların zarar verici etkilerinin altını çizdi.
Yazgan, sigorta sektörünün dirençli ve güvenli şehirler oluşturma yolunda kullanabileceği potansiyel araçları, “Afet Sigortası, Mesleki Sorumluluk Sigortası, Bina Tamamlama Sigortası, Bina Güçlendirme Odaklı Risk Transfer Ürünleri, Doğal Afet Bonoları, Parametrik Risk Transfer Ürünleri, İleri Teknoloji Toplama Sistemleri.” şeklinde sıraladı.
Allianz Teknik ve Risk Mühendisliği Direktörü Dr. Ceyhun Eren ise sanayi yapılarındaki riskin nasıl yönetilmesiyle ilgili konular üzerine konuştu.
Deprem hasarlarının disiplinler arası bir yaklaşımla ele alınması gerektiğini belirten Eren, can güvenliği ve yüksek hasar gibi etkilere dikkati çekerek, depremin yapısal olmayan etkilerinin de dikkate alınması gerektiğini, depremde meydana gelen hasara sadece bina bazında değil, ikinci etkileri de dahil ederek bakmanın önemini vurguladı.
“Sigortacının benimsemesi gereken motto: Yaşatmak için Yaşamak Zorundayız”
AXA Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) Yavuz Ölken, Kahramanmaraş depreminin, sektöre rekabeti bıraktıran ve herkesi bir araya getirerek müdahale edilmesine sebep olan çok büyük bir felaket olduğunun altını çizerek, “Sigortacılığın itibarına ve deneyim gerektiren bir meslek olduğuna inanarak çalışmamıza devam ediyoruz. ‘Yaşatmak için yaşamak zorundayız’ öğretisi bir sigortacının benimsemesi gereken mottodur. Bence Türk sigorta sektörü bunu yaptı.” ifadelerini kullandı.
Garanti BBVA Emeklilik Genel Müdürü Burak Ali Göçer de “Hayat sigortasının penetrasyonu genellikle depremden hemen sonra yükselir, depremden bir müddet sonra ise düşer.” değerlendirmesinde bulundu.
Göçer, dijitaldeki anlatımların sigorta sektörünün ve şirketlerin vatandaşlara ulaşmasındaki rolünün altını çizdi.
Anadolu Sigorta Üst Yöneticisi (CEO) Mehmet Tuğtan, Marmara depremi için tedbirlerin bir an evvel alınması, can güvenliği ve iş sürekliliği boyutunun da hesaba katılması gerektiğini kaydetti.
Wiyo Genel Müdürü Uğur Çağlar ise sektörün 6 Şubat sonrasında iyi bir refleks gösterdiğini ve bu refleksin unutulmadan devam edilmesi gerektiğini belirtti.